Sayfalar

9 Kasım 2012 Cuma

Felsefe Notları 2

Felsefe Notları 2

Felsefe Yapmak

Felsefe yapmanın koşullarından ilki, aklımızı kurcalayan her soruyu dile getirme cesareti göstermek; diğeri de herkesçe doğal kabul edilen şeyleri tekrar göz önüne getirmek ve onlara sorun muamelesi etmektir. Ve nihayetinde, felsefe yapabilmek için avare olmalıdır tin. Bir hedefin peşinde koşuyor ve istem tarafından yönlendiriliyor olmamalı yani hiçbir şey onun dikkatini dağıtmamalı, kendini öğrenmeye vermelidir. Yani; özgürce soru sorabilmeli, sorularını cesaretle dile getirebilmeli, saplantılardan uzak durabilmeli ve olaylara herkesten farklı bakabilmeli.



Felsefi Düşüncenin Nitelikleri

Sokrates’ten önceki ilk Batılı filozoflar, geçmişten iki büyük kopuşu aynı anda gerçekleştirdiler. İlk önce, kendi akıllarını kullanarak dünyayı anlamaya çalıştılar. Bu tek başına, tümüyle yeni bir şeydi ve insanın gelişmesinde en önemli köşe taşlarından birini oluşturdu. Aynı zamanda insanlara, akıllarını nasıl kullanacaklarını ve kendi başlarına nasıl düşüneceklerini de öğrettiler. Dolayısıyla, öğrencilerinin de kendileriyle tıpatıp aynı düşüncede olmasını beklemediler Onlar bilgi birikimlerini olduğu gibi öğrencilerine aktarmak yerine, onları tartışmaya, düşünce alışverişinde bulunmaya, kendi düşüncelerini ileri sürmeye ve savlarını kanıtlamaya özendiren öğretmenlerdi.

Doğruluk ve Gerçeklik

Gündelik konuşmalarımızda çoğunlukla “gerçek” ve “doğru” kavramlarını aynı anlamda kullanırız. Arkadaşlarımız arasındaki bir anlatımda, söz konusu anlatım için “gerçek mi?” dediğimize sıklıkla tanık oluruz.
Sınıfımızdaki masa nesnel dünyada var olandır. Bu bir masadır. Gerçektir (realitedir). “Sınıfımızdaki masa dört ayaklıdır” ya da “sınıf masamız dikdörtgendir” dediğimizde, masaya dair yargımızı belirtmiş oluruz. Yargıların her ikisi de masa ile örtüştüğüne göre, bunlara “doğrudur” deriz.
Masa üzerinde duran defter gerçektir. Bu defterin sınıftaki öğrencilerden birine ait olduğu bilgisi doğru değildir. Bu sınıf ders defteridir. Doğru olan yargı, yani defter nesnesi ile örtüşen yargı budur.
Kitabımızdaki görsellerde sunulan güneş gerçektir. Güneşin, “Aralık ayının 12’sinde tutulacağını” söylemek ise doğru olabilir.
O halde, gerçek (realite) düşünce ve tasarılarımızdan bağımsız, nesnel dünyada var olan şey; doğru ise bu şey ile örtüşen (zihnimizde ve düşüncemizde tasarlanan) yargılardır. Doğruluk, yargının, düşüncenin ve önermenin özelliğidir.

Bir savın doğru veya yanlış olması, onun bir “doğruluk değeri” taşıdığını gösterir. “gerçek” ise savın konusudur. Örneğin; güneş, havanın sıcaklığı, yağmur yağması bir doğru ya da yanlış değil, bir gerçektir. Ama belirli bir günde güneşin parladığına, havanın sıcak olduğuna ya da yağmurun yağdığına ilişkin ifadeler doğru ya da yanlış olabilir. O halde doğruluk veya yanlışlık, zihinde bulunan veya zihnin ürettiği bir şeyle, kısaca bir önermeyle ilgilidir.(1995)

Bu parçaya dayanarak, “doğruluk değeri” ile ilgili varılacak yargı şudur:
Gerçek, insandan bağımsız olarak var olandır. Oysa doğru, insanın gerçek olanla ilgili olarak dile getirdiği bir yargıdır ve insan tarafından ifade edilen önermenin özelliğidir.

Gerçeklik, düşünülen ya da zihinde tasarlanan değil, somut ve bilinçten bağımsız olarak var olandır.

Bu tanımdan hareketle; “Bir tansiyon hastasının tedavisinde kullanılan ilaç”, “Haberleşmede kullanılan bir araç”, “ Picasso’nun bir müzede sergilenen tabloları”, “Bir fabrikanın çevre kirliliğine yol açan atıkları”, “Gökyüzü cisimleri”, “sınıfımızdaki öğrenciler” önermeleri gerçekliğe birer örnek oluştururlar.

Temellendirme

Sorulan bir soruyu veya ileri sürülen bir görüşü, gerekçelere dayandırma ve dayanak bulmadır.


Bilginin Doğruluk Ölçütleri

Nesnenin bilgisinin söz konusu olabilmesi için önce nesnenin var olması gerekir. Örneğin ağacın ne olduğundan, türlerinden, yararlarından söz edebilmek için öncelikle “ağaç” denilen bir şey var olmalıdır. Nesneye ait bilginin doğruluk ölçütlerinin başlıcaları; uygunluk, tutarlılık, olgulara dayanma, tümel uzlaşım, sezgiye dayanma, deneye dayanma, yarar sağlama, apaçıklık ve dine dayanma olarak sıralanabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder